Sultan’ın yani Ayperi’nin fotoğrafını gören Emin Ağa, şaşkına dönmüştü. Ayperi’yi evin önünde gören Kaan sinirlenip ve Ayperi’ye bağırmış, ağzına geleni söyleyip onu kovmuştu.
Kaan kucağında bebeği, otele dönüyordu. Ama aklı da Ayperi’de. Arkadaşı Mesut’u arayıp haber verdi, “Alıp eve götür onu” dedi. Ayperi ise kendi durumunu dert edeceğine, “Zavallı dedemi torunundan ayırdı o. Üzüntüden yataklara düşmüş müdür dedem” diye üzüldü ve kızdı Kaan’a.
Emin Ağa da sevincinden oynamaya başladı; “Hele hele Antepli” diye. Ayperi’nin dedesi anlamadı tabii. “Senin torunla benim torun zaten evlenmiş bir de bebecik etmiş” dedi. Adamcağız fenalık geçirdi…
Ama sonra düşündü Emin Ağa; “Senin Sultan iki aydır İstanbul’da değil mi?” diye sordu Asım Onbaşı’ya. “O zaman o bebeği nasıl ettiler. Kediler bile iki ayda edemiyler?” dedi… “Ben o bebeği nasıl ettiler öğrenicim, sonra üç bebe daha ettirecim” dedi Emin Ağa.
Mesut Ayperi’yi alıp kendi evine götürdü. Mesut’un kardeşi Simten Kaan’ı seviyor ya, kızın odasında duvarda Kaan’ın fotoğraflarını gördü Ayperi . ”Yazık ya gönül bu, ota da konuyor, camışa da” dedi.
Sabah oldu Kaan’ın konuştuğu dadı gelmedi, bebeği ne yapacağını şaşırdı.
Emin Ağa gizlice İstanbul’a geldi ve Mesut’un annesi Ayten Teyze’yi aradı. Görüşmek için çağırdı., “Kimsenin haberi olmayacak” dedi.
Kaan bebeğe baksın diye Simten’e rica etmek için geldi, ama içeri girince Ayperi ile yine birbirine girdiler.
Lalin, Fulya Hanım’ın telefon numarasını bulup mesaj attı; “Kaan evli ve çocuklu bir adam, onu rahat bırakın” diye. Ama o sırada Fulya Hanım’ın telefonu Oğuzların odasında kalmış. Oğuz mesajı okudu. Ve hemen geri aradı. Mesajı atanın lalin olduğunu öğrenince de çok kızdı. Ben abime iyilik yapmak istedim. Fulya Hanım mesajı okuyunca abimi kovar o da Antep’e gelip dedemle barışır diye düşündüm” diye niyetini açıklamadı. Oğuz ise ona çok kötü şeyler söyledi. “Sen hiçbir şey yapma, abine iyilik de yapma, beni de öpme. Kendini bir odaya kapat ve oradan hiç çıkma” dedi. Biraz sert oldu ama.
Ayten ile Emin Ağa buluştular. “De bakayım, Kaan o çocuğu kimden etti? Arkamdan ne dolaplar çeviriyorsunuz?” diye sıkıştırdı Ayten’i.
Ayten de herşeyi döküldü hemen; bebeğin Kaan’ın Amerika’daki bir gecelik ilişkisinden doğduğunu ve Ayperi’nin de dadı olduğunu anlattı. “Demek o dadıyı da bana gelin diye yutturdunuz” diye kızdı. “Yutturamamışız demek ki” dedi kadın. “Yutucaz Ayten Hanım, yutacağız” dedi Emin Dede memnuniyetle.
Kaan, Ayten Teyze’yi arayıp bakıcı bula işini ona havale etti; “Sakın Ayperi bu işe karışmasın” diye de tembih etti. Ama dede, planlara başladı; “O karışmayacak, ama ben karışacağım” dedi.
Oğuz da Lalin’in onu öpmüş olmasının vicdan azabı ile her şeyi Kaan’a anlatmaya hazırlanıyor.
Dadı seçme işine Ayperi karışınca, bütün dadılar kaçıp gittiler tabii. Ayten Teyze’nin ısrarıyla herkes akşam yemeğinde sofrada toplandı. Ve o sırada apartmanın, Simten ve Ayten’in dükkanlarının satılığa çıkarıldığını öğrendi.
Kaan ertesi sabah öfke ile Antep’e gelmiş, kapıya dayandı. Dedesine kafa tuttu, “Günahsız insanları nasıl evlerinden, işlerinden edersin?” diye. “Vazgeç bundan” dedi Kaan. “Vazgeçir. Torunumla gelinimi Antep’e getir, burada oturun diye.”
Bunun üzerine Kaan her şeyi itiraf etti; yani evli olmadığını, bebeğin de Amerikalı bir oyuncudan olduğunu. Dede fenalaştı, düşüp bayıldı. Hemen hastaneye kaldırdılar. Kaan pişmanlık içinde kıvrandı durdu…
Ayperi, Simten’in odasındaki Kaan’ın fotoğraflarının yüzüne kayıp ilanlarındaki karakaçanın kafasını yapıştırmıştı. Mesut bunları görünce kayıp ilanındaki eşeği hatırladı ve Ayperi’ye gösterdi. Böylece kayıp ilanından görüp aşık olduğu kızın, Ayperi’nin kız kardeşi olduğunu öğrenmiş oldu. Ama Ayperi ablası Kiraz’ın bir adam için onları bırakıp kaçtığını söyledi. Bunlar olurken, diğer yanda Kiraz kirasını ödeyemediği için evden atıldı.
Emin Dede kendine geldi ama hiçbir şeyi hatırlamıyor numarası yapmaya başladı. “Gelinimle torunum nerede? diye sordu. Doktoru da ayarlamış, “Bir şok, bir travma sonucu hafızanın geçici olarak kaybı” diye anlattı hastalığı ve bir daha böyle bir durumla karşılaşmaması gerektiği uyarısını yaptı. Dede hastaneden eve geldi, numaradan torununu ve gelinini sayıklayıp durdu.
Mesut Kiraz’a olan aşkından kahrolmuş, süklüm püklüm dolanıyor evde, “Bugün de bunun üzerinden kamyon geçmiş gibi” dedi Ayperi. “Hayat üstümüzden geçmiş kamyonların otoparkıdır” diyor kardeşi de.
Ayten Hanım arayıp sordu, “Ne yaptınız, neler oldu? Diye. Dede; ”Yalancı eniğin dürüst olacağı tuttu, her şeyi anlattı. Düşüp bayıldım ben de; hep onlar mı film çevirecek. Ayılınca da hiçbir şeyi hatırlamıyormuş gibi yaptım. Dinsizin hakkından imansız gelir” dedi.
Gündüz Kaan kapıya dayanınca Lalin panikle Oğuz’u aramıştı, “Öpüştüğümüzü abime neden söyledin” diye. Oğuz da Lalin’i korumak için gelmiş. Yanlış anlama olduğunu öğrenince rahatlıyor Oğuz. Ama yine de öpüşmeyi Kaan’a itiraf etmekte kararlı. Kaldı mı böyle dürüst erkekler?
Kaan’ın anne ve babası, dedenin hastalığını duyunca apar topar Kıbrıs’tan kumar oynamaktan döndüler. Emin Ağa, hafıza kaybı numarasına sığınıp hiç sevmediği gelinini hatırlamıyormuş gibi yaptı. Onları biraz oynattı, sonra “Hatırladım, boyalı çıngırak bu” dedi.
Dedesine gerçeği anlatmaya çalıştı Kaan, ama yaşlı kurt, yine başı ağrıyor numarası yaptı. Kaan da mecburen Ayperi’yi aradı, onu tekrar işe aldığını söyledi. Sonra da her şeyi anlattı. Dedesine aralarının bozuk olduğunu söylediğini ve Emin dedenin de onları barıştırmak için yarın İstanbul’a geleceğini söyledi. Kaan aslında yavaş yavaş Ayperi’den etkilenmeye başladı; özellikle de onun bebek ile anne gibi ilgilenmesinden hoşlanıyor. Ama henüz kendisi de bunun farkında değil.
Mesut yine sarhoş bir haldeyken, deniz kenarında Kiraz’a rastladı. “Sen o’sun” dedi ve kızın kucağında sızdı kaldı.
Dede ve Kaan, ertesi sabah İstanbul’a geldiler. Ve yalana devam. Sözde onlar iyiliği için dedeyi kandırıyorlar, oysa dede onları kandırıyor, haberleri yok.
Mesut, gece Kiraz’ın kucağında sızmıştı ya gündüz olup uyanınca onu tanıdığını belli etti. Kız koştu kaçtı, ama Mesut ona yetişti, alıp Ayperi’nin yanına getirdi. İki kardeş kucaklaştılar, herkes balkonda kahvaltı başındaydı. Kiraz, dedeyi tanıyıp “Emin Ağa” diye seslenince herkes şaşırdı. Şimdi ne olacak? Herhalde dedenin iyiliği için Kiraz’ı da susturup yalanlarına ortak edecekler.