Kanal D'nin yeni dizisi
Bir Umut Yeter ilk bölümüyle bu akşam izleyicinin karşısındaydı. Başrollerini
Tolgahan Sayışman, Esra Bilgiç Töre ve
Hazal Subaşı 'nın paylaştığı dizinin hikayesi ve karakterleri ilk bölümüyle konusu kısaca şöyle.
Yılmaz askerde Hakkari'de yaralanmış, bütün timi şehit olmuş, kendisi de askerlikten malulen emekli olmuş. Ölümden dönen
Yılmaz, uzun bir fiziksel ve ruhsal tedavinin ardından Köyceğiz'de bir fenerde bekçilik yapmaya başladı. İlk geldiğinde ona yarıdmcı olan ailenin debir oğullarıaskerde şehit olmuş. Ailenin kızı
Elif, ona olan ilgisini göstermekten çekinmedi. Hatta
Yılmaz'a evlenme teklif etti. Yılmaz, kimseyi sevecek, aşık olacak durumda değildi ama kız ısrar etti. Evlenmeye karar verdiler.
Diğer yanda Köyceğiz'in güçlü ve zengin bir ailesinin kızı olan Derya, sevgilisi Toprak'ı babasıyla tanıştırmaya getirdi. Babası çocuğun kim olduğunu öğrenince küplere bindi. Kilis'li bir aşiret reisinin oğluymuş. ve kötü tesadüf ki, geçen sene orada yani Köyceğiz'debir cinayet işlenmiş, oranın muhtarının oğlu, Kilis'li aşiretten bir kızı kaçırmış, gelip öldürmüşler iki genci de köy meydanında. Muhtara akrşı böyle bir şey yapamayız, bu evlilik olmaz dedi kızın babası Kenan Bey.
Derya babasının onu reddetmesine rağmen, gidip sevgilisiyle evlendi, bir de oğulları oldu, Deniz. Bu arada Yılmaz ile Elif de evlendiler. Elif hamile kaldı, bebeğini kaybetti, bunalıma girdi. İkinci kez hamile kaldı, ikisi de çok mutlu oldular.
Kenan bey'in adamı Taner, İstanbul'a Deryalara gitti ve onlara Kenan Bey'in torununu görünce onları affedeceğini söyledi, ümitlendirdi onları. Kız babasının huyunu bildiği için önce yanaşmadı buna,ama kocası karısının mutluluğu için bunu yapmaları gerektiğini söyledi geldiler. Derya önden çiftliğe gidip babasıyla konuşmak istedi. Kocası Toprak da bebek ile birlikte Taner'in yerleştirdiği bir yerde bekliyordu. Derya babasıyla konuşurken çok kötü bir şey oldu. Derya'ya aşık olan Taner hain bir plan kurmuş, kahvede oturan ahaliyi ayaklandırdılar, aşiretin oğlu gelmiş buraya yerleşmiş diye. Millet yola düştü. Taner de sözde Toprak'ı uyardı, kaçıracağım sizi diyerek, fırtınalı havaya rağmen onu bebeğiyle birlikte kayığa bindirdi. Sonra da vurdu Toprağı, kayığın da ipini çözdü.
O sırada
Elif'in de sancıları tuttu,
Yılmaz da denizdeydi. Erken doğum yaptı, bebek öldü doğdu. Yılaz denizde Derya ve Toprak'ın bebeğini buldu, eve getirdi. İçinde ölü bir adamla bir bebek olan kayık bulduğunu haber vermeliyim" dedi. Elif itiraz etti, bu bebeğin ailesi biz olabiliriz" diye. Zaten ben dün doğum yaptım, bizim bebeğimiz deriz. Bu bebek benim, bana geldi" diye meydan okudu kocasına. "Hiç kimseye haber vermeyeceksin" diye de tembih etti. Kucağında bebekle uçurumun kenarına gitti, haber verirsen kendimi atarım" diye. "Eğer umut yoksa ben de yokum" dedi.
Hayalim bir aile kurmaktı, kimse bunu mahvedemez. Ya birlikte mutlu bir aile oluruz ya da oğlum ve ben seni sonsuza kadar bırakır gideriz" deiye tehdit etti. Yılmaz mecburen kabul etti. Toprak'ın cenazesinin e gömdü. Bildirmediler yani hiçbir şeyi.
Bu arada
Derya'nın ablası İpek de aşık olduğu Taner'le bir gece geçirdi ve hamile kalınca evlendiler. Ama mutsuzlar.
Arada yıllar geçti, çocuk beş yaşına geldi.
Elif'in şehit olan abisinin ölüm yıl dönümünde mezarlığa gittiler. Derya da elinde çiçekle mezarlıktaydı, çocuk koşarken ona çarptı. Aralarında kısa bir konuşma geçti. O sırada Yılmaz Derya'nın başında durduğu mezarlara bakınca şaşkınlık içind ekaldı. "Denizde kaybolan oğlum ve kocam anısına" yazıyordu mezarların arasında. Mezar taşlarındaki tarih de Yılmaz'ın o kayığı bulduğu tarihle aynıydı. Her şeyi anladı Yılmaz.