Fox’un aksiyon ve duygu dolu asker dizisi Savaşçı, geçen bölümde heyecanlı yerde bitmişti. Türkmen kız, Başçavuş Turan’ın cebinden el bombasını alıp kaçmıştı, Turan zor da olsa patlamadan kızın elinden aldı bombayı, ama herkes çok korktu. Kaan Yüzbaşı’ya gelen telefon Aslı’yla ilgili değilmiş, annesi kalp spazmı geçirmiş meğer.
Gece Albay Kopuz, restorandayken Temo yani bombacı da oraya gelmişti. Orayı biraz abartılı yapmışlar, neden o kadar dikkat çekmek istesin ki. Ayaküstü bir masal anlattı Kopuz’a; “Canavar balıkçıya, karnım acıktıkça her seferinde on oğlundan birini yiyeceğim” demiş. Bu gizli bir mesajdı aslında. Kılıç Timi’nin on üyesi var, onlar da albay için evlat gibiler.
Kadınları göçmen kampına getirdiler, köyleri yakılmıştı zaten, orada aileleriyle buluştular. Turan’ın aklı da gönlü de kurtardığı Türkmen kızında kaldı. Kızın adı Gülayşe imiş. Kolundan boncuklu bir bileklik çıkardı ve Turan’a verdi kız. O da göğsünden çıkardığı bayrağı verdi kıza. Babası Bulgaristan’da esir kampından kaçırmış o bayrağı, ona da babasından kalmış. Bulgar göçmeniymiş yani Turanlar da.
Kılıç Timi Ankara’ya döndü. Kaan telaşla hastaneye geldi ama korktuğu gibi kötü değildi haberler, annesinin de Aslı’nın da durumu iyiydi.
Turan kendine gelemedi, aklında fikrinde Gülayşe vardı. Dayanamadı, gidip Kaan Yüzbaşı’dan kızı görmeye gitmek için izin istedi. O da izin verdi Galip ile ev arkadaşını da onunla birlikte yolladı. Gittiler. Turan, Gülayşe’ye duygularını anlattı, “Benimle gel” dedi. Olmaz dedi kız önce, kendini her şeyini kaybetmiş hissediyor çünkü. Kimsesi de yokmuş kızcağızın, “Savaş her şeyimi aldı benden” dedi. Olmaz dedi ve gitti. Turan, akşama kadar onu orada bekleyeceğini söyledi. Bekledi de. Tam arkadaşlarının ısrarıyla dönüyorlardı, Gülayşe arabanın önüne çıktı. Birlikte Ankara’ya geldiler. Gülayşe’yi doğruca Kaanlara getirdi Turan. Ertesi gün de nikah hazırlıkları, kınayı da eksik etmediler.
Doktor Rojda’ya bebeği istemediğini söyledi, ona oldukça baskıcıda davrandı. Ama kadın bebeği doğurmaya kararlı. Bebeğini düşürtmeye çalışınca Rojda kaçtı. “Bulun ve öldürün” diye emir verdi Doktor.
Bu arada Temo, Kılıç timi üyelerinin ve yakınlarının duvarda asılı fotoğraflarına bakıp seçim yapmaya çalışıyor, ilk olarak kimi öldüreyim diye. Sonunda birini seçti, göremedik o anda kim olduğunu. Ama kısa süre sonra anladık. Turan ile Gülayşe gelinlik alışverişine çıktılar. Mutlu mutlu alıveriş yaptılar. Dönüşte yolda yürüyorlar. Birden sırtından vuruldu Turan, Gülayşe bağırmaya başladı. Saldırganlar ortaya çıktılar, Turan üçünü de öldürdü ama o da çok kurşun yarası aldı, derken Temo çıktı ortaya ve yakın mesafeden kurşun sıktı Turan’a. Sonra da Gülayşe’yi vurdu. Yan yana öldüler. Gerçekten çok acıklıydı o sahne.
Kılıç Timi, haberi alınca yıkıldı tabii. Albay Kopuz ile Kaan’ın morgda Turan ile vedalaşmaları da çok etkileyiciydi, ağladık. Sonra da cenaze töreni. Gerçekten çok hüzünlü bir bölüm izledik bu akşam. Cenazeden sonra yemin ettiler, Turan’ın kanının yerde kalmayacağına dair.
Akşam morali çok bozuktu, arabasıyla dışarı çıktı Kaan. Bir taksinin onu takip ettiğinden şüphelenip arabasından indi, sonra bir şey yokmuş diye dönüp tekrar arabasına bindi. Arka koltuktan bir silah dayandı kafasına. Rojda binmiş arabaya.
Diğer yanda, Albay Kopuz evdeyken telefon çaldı, komutanı olan Paşa’yla konuşurken söylediği bir cümle üzerine birden aklına bir şey geldi. “Evlatlarımızı bir bir toprağa veriyoruz” derken, Temo’nun o gece anlattığı masalı hatırladı; o masaldaki, “Her gün bir oğlunu yiyeceğim” lafını. Hemen lokantacı kadının evine koştu. Belki bilgi alırım diye. “Güvenlik kamerası var mı” diye sormasını bekledik, sormadı. O sırada eve ateş açıldı. Yoğun bir kurşun yağmurunun altında kaldılar.
Çok heyecanlı yerde bitti bu bölüm de. Hem Kaan Yüzbaşı, hem de Albay Kopuz ile lokantacı kadın tehlikede. Bakalım neler olacak. Bir hafta beklememiz gerekecek.
Hiç yorum yok:
Write comments