Uyanış: Büyük Selçuklu 15. bölüm özet. Nizamülmülk yetkiyi ele alıyor
Sultan Melikşah yaptığı savaş sonrası komutan Andreas'ı yener ve canını alır. Onun yerine kalede bulunan prensi ise kendisine itaat ettirir. Dönüş yolundayken Markus; Sabbah'tan aldığı bilgiyle sultana pusu atar. Melikşah dövüştüğü savaşçının dikenli kolçağı yüzünden kolundan yaralanır. Düştüğü kötü durumdan Tacilmülk ve Sabbah'ın yetişmesiyle kurtulur
Melikşah saraya kolundan yaralı olarak geldiğinde Turna hatun tarafından iyileştirilmiş olan Hace'siyle karşılaşır. Atabeyini ayakta gördüğüne sevinir ancak yarası yüzünden en az bir kaç ay kılıç kullanamayacağını öğrenmek onu çok üzer ve kızdırır. Gazabından ilk nasibini alan kişi casuslardan bilgi alıp geldiklerini söyleyen Sabbah ve Tacilmülk olur. Onların kendisine yaranmak için bizzat geldiğini nu yüzden geç kaldıklarını anlayan sultan onlara bağırıp tokat atar
Firdevs'i takip edip gittiği yerde Hace'yi zehirlemekten aranan hatunla büyücünün ölüsünü bulan Elçin hatunu Terken hatun yanında askerlerle kıstırır. İki kadın konuşur ve Elçin hatunun gitmesi karşılığında bu meselenin kapanması konusunda hem fikir olurlar. Elçin; sultanla görüşmek istese de Melikşah çok üzgün ve meşgul olduğu için onu bölüm sonuna kadar görmek istemez
Sencer'i tutuklayan Tapar tam saraya girecekken Aslantaş orada belirir. Yanında Rüstem vardır. Sencer'in konvoyu aramak istediğini gördüğünü; Tapar aratmadığında konvoyu takip ettiğini, Faysal ayrıldıktan sonra arabadan inen Rüstem'i yakaladığını anlatır. Rüstem'in elindeki deri torbayı nehre attığını gördüğünü de ekler. Sencer konvoy ve Rüstem konusunda haklı çıksa da sultanı kızdırmak istemeyen Tapar onları zindana atar.
Hace Sencer'in zindana atıldığını duyunca hemen gidip onu oradan çıkarır. Tapar'la bu yüzden çatışırlar. Saraya dönen Sultan Melikşah Tapar'a konvoyu aramadığı için kızar. Konvoyun sahibi Faysal'ı sorgulamasını söyler. Sinirlenen Tapar Şelemzar da sırlar kitabını bulmak için aramaya katılacak olan Faysal'ı bulur. Faysal ve Tapar restleşir. Tapar Faysal'ı Şelemzar'dan çıkmama cezası verir. Saraya döndüğünde malumat verirken İlteber'in Darul Hicre'yi ve madenleri Faysal'a verdiğini de söyler.
Saraydaki görevi biten ve Sencer'in dediği gibi orasının ne kadar entrikalı bir yer olduğunu anlayan Turna; sevdiğinden özür diler. Sencer ona bu işler bittiğinde gelip kendisini babasından isteyeceğini söyler. Turna sevinçle babasına bunu söylediğinde emirden statü farkı ve Sencer'in ne kadar ölümle burun buruna yaşadığıyla ilgili mazeretler dinler.
Rüstem'i döverler ama adam ne kitap ne de liderleriyle ilgili bir şey söylemez. Sarayın bahçesine iki dar ağacı kurarlar. Önce Rüstem asılarak öldürülür. Ardından sultan boğazına ilmek geçirilmiş Aslantaş'ı bırakır ama davaya bağlı olamadığı için onu hususi yiğitlikten çıkardığını; bu utançla yaşamakla cezalandırdığını söyler. Gerçekten Aslantaş çok üzülür
Melikşah saraya getirilen Sencer ve Aslantaş'ı huzuruna çağırır. Sencer Batınilerin sırlar kitabının Rüstem tarafından nehre atıldığından ve kesinlikle ele geçirilmesi gerektiğinden bahseder. Sultan kendisine asilik yapan Sencer'e yeni görev vermek istemez ama Gazali'den de kitabın varlığının teyidini alan Hace; yiğide kefil olur. Sencer; sultana bundan sonra devlet gibi düşünüp davranacağına söz vererek yeni vazifesini alır.
Sabbah zindandaki Rüstem'den kitabı nereye attığını öğrenir. Fedaileri hemen aramaya gider. Bir taraftan da kitabı arayan Sencer'e tuzaklar kurarlar. Behram Markus'la buluşup ondan Melikşah'la ilgili verdikleri bilgi karşılığında onlardan Sencer'i öldürmelerini ister. Selçuklu kanı dökmek için sevinen adam da nehre doğru yola çıkar. Nehir kıyısında askerler de güvenlik kordonu oluşturduğu için fedaileri giremeyince Sabbah oraya gider. Sencer bölüm sonunda onu elinde kitapla yakalar.
Hace kendisine gelince arşivlerde tahkikat yaptıran Tacilmülük'ün Başulu'yu araştırdığını öğrenip bunu Melikşah'a söyler. Sultan sorduğu sorularla Hace'sini sıkıştırır. Elçin hatun bölüm sonunda sultana Telken hatunla ilgili ithamlarını anlatır. Bu ağır ithamlar karşısında Terken hatunu huzuruna çağıran sultan ikisine de sorular sorar. İkisinden birinin kellesinin gideceğini söyler.