Pamir artık Defne ile olacağından ümidi kesmiş eşyalarını topluyor. Arka fonda onun ağzından bir şiir Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Ne içindeyim zamanın' şiirini okuyor.
O gün Aytekin'den aldığı Defne'nin hırkasını kokluyor ve valize koyuyor sonra doğru olmadığını düşünüp çıkarıyor. Evden çıkıp arabasına bindiğinde Londra biletine bakıyor.
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükutu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
İso erkek erkeğe yaşadıkları bu günden sonra biraz da içince soluğu Ayşegül'ün evinin önünde alıyor. Kız o sırada pencerenin perdesini kapatmak için camın önüne geliyor ve İso'ya bakıyor. İso da ona bakıyor direkt olarak. Tam o sırada işe yaramaz kocası yanına geliyor. Kız da pencereyi kapatıyor.
Emre Aydın - Hoşçakal
Sen hiç görmedin
Su vermeye benzedik
Plastik çiçeklere
Hiç görmedin
Sen hiç görmedin
Dans ettik durmadan
Kırık camlar üstünde
Sen öyle sana benzeyen her şey gibi
Erirken avuçlarımda
Ben unutuyorum
Hoşça kal
Olacaklar sensiz olsun
Daha durmam boşluklarında ben
Unutuyorum
Sen hiç görmedin
Baştan böyle yazılmış
Yok kimsesi kimsenin
Hiç kimsenin
Sen hiç görmedin
Sonu baştan yazılmış
Bitti kelimelerim
Hiç yorum yok:
Write comments